
Zeugma Mozaik Müzesi
Zeugma Mozaik Müzesi, Sergi ve Konferans Merkezi’nin toplam oturum alanı tamamıyla 30.000 metrekare olup 25.000 metrekare kapalı alana sahiptir. Fakat 3 adet yapı topluluğundan oluşan komplekste A blokta Zeugma Antik Kenti’nden getirilen mozaikler; B blokta Gaziantep ve çevresinde yapılan kazılarda ele geçen Doğu Roma Dönemi’ne ait kiliselerin taban mozaikleri; C blokta ise idari kat, konferans ve fuaye alanları yer almaktadır. Koleksiyonunda bulunan Roma ve Doğu Roma Dönemi’ne ait 3.000 metrekare mozaik, 140 metrekare duvar resmi; 4 adet Roma Çeşmesi, 20 adet sütun, 4 adet kireç taşından yapılmış heykel, bronz Mars heykeli, mezar stelleri; lahitler ve mimari parçalar sergilenmektedir.
Undoubtedly, there are works that can be considered among the most important mosaics in the world. The museum, which has a very rich mosaic collection in terms of subject and color variety; It draws attention with the high number of tessera (the name given to each mosaic stone) per square meter. In fact, richly transferring the architecture, lifestyle, plant and animal themes of the period to mosaics with three-dimensional designs and high-level techniques; It has made Zeugma one of the most important mosaic museums in the world. In summary, visitors can access the site photos, videos and information about the artifacts on display, during and after the excavation, through the touch information screens in the museum.

Gaziantep Bakırcılar Çarşısı
Neticede bakırcılar Çarşısında yer alan dükkanların yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 19’uncu yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Tek katlı dükkanlardan oluşan çarşı, hanlar bölgesi içinde yer almaktadır. Kemerli girişlerle sokağa açılan dükkanlar düzgün kesilmiş sert kalker (keymıh) taştan yapılmıştır.
Başlıca Kültür Yolu Projesi kapsamında yer alan çarşı Tarihi Kentler Birliği’nin “Başarı Ödülüne” layık görülmüştür. Kısacası Çarşıya adını veren bakırcılık sanatı varlığını günümüzde de yoğun bir şekilde devam ettirmektedir.

Gaziantep Bakırcılar Çarşısı
Tek katlı dükkanlardan oluşan çarşı girişleri kemerli bir yapıya sahiptir. Çarşı içerisinde günümüze kadar mesleğini sürdüren bakırcıları izlemeden de geri dönmeyin. Elleriyle hala bakıra şekil veren ve bunları müşterilerine sunan ustaları görmelisiniz. Bakır cezveler, fincalar vb. el işi olduğundan eşsiz olması değer verdiğiniz kişilere değerli bir hediye olabilir. Tarihimizi, kültürel mirasımızı, el sanatlarımızı gerek yerli gerekse yabancı turistlerin ilgisini çeken, ayrıca çok güzel tanıtımını yapan; Gaziantep ziyareti sırasında mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde yer almasına katkıda bulunan Bakırcılar Çarşısı esnafı oldukça misafirperverdir. Gaziantep’e gelmiş iken Bakırcılar Çarşısına uğradıktan sonra Kale altında ki kebapçılardan birisinde yemeğimizi yiyerek üstüne de şöyle güzel bir baklava yiyebilirsiniz.

Gaziantep Kalesi
Gelgelelim Tarihi günümüzden 6000 yıl geçmişe, Kalkolitik döneme kadar giden bir höyük üzerinde kurulduğu M.S. 2-3.yy.’da ise kale ve çevresinde “Theban” isimli küçük bir kentin olduğu bilinmektedir. M.S. 2-4.yy.’da kalenin, ilk olarak Roma döneminde bir gözetleme kulesi olarak yapıldığı ve zaman içerisinde genişletildiği yapılan arkeolojik kazılarla anlaşılmıştır. Bugünkü biçimini ise Kaleler mimarı olarak bilinen Bizans İmparatoru Iustinianos döneminde M.S. 6.yy.’da almıştır. Neticede Yine bu dönemde kale önemli bir onarım geçirmiş olup, onarım sırasında tesviyenin sağlanması için, güney bölüm kemerli ve tonozlu galerilerden oluşan substrüksiyon (temel) yapılarıyla donatılmış, bu galerilerle birbirine bağlanan kuleler inşa edilmiş ve sur bedenleri batı, güney ve doğuya, tepenin sınırına kadar genişlemiştir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde kalenin 36 burcundan bahsetmektedir. Günümüzde ise bunların yalnızca 12 tanesini görebilmekteyiz. Geri kalan 24 burcun ise kalenin dış surları üzerinde bulunduğu ve günümüze kadar gelemediği düşünülmektedir.

Gaziantep Kalesi
Bizans dönemini takip eden yıllarda özellikle Memluklar, Dulkadiroğluları ve Osmanlılar ihtiyaca göre kaleyi zaman zaman onarmışlar ve buna dair onarım kitabeleri koymuşlardır. Kale ikinci defa, 1481 yılında Mısır Sultanı Kayıtbay tarafından elden geçirilmiştir. Ana kapı üzerinde yer alan kitabeden, ana kapı ve kale köprüsünün iki yanındaki kulelerin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1557 yılında yeniden yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Asıl kale kapısından girince, kalenin iç kesimlerine ve üstüne doğru açılan iki yol vardır. Sola açılan yoldan, kalenin üst kısmına ulaşılır. İç kesimlerine doğru devam eden yoldan ise; galeri, dehliz ve kale odalarına ulaşılır. Kalede ana kütle altında ise bir su kaynağı bulunmaktadır.

Şahinbey Milli Mücadele Müzesi
Ulucanlar Mahallesi Şehitler Caddesi üzerinde yer alan Şahinbey Milli Mücadele Müzesi; Anteplilerin İngiliz ve Fransız işgaline karşı kahramanca yürüttüğü ve “Gazi” unvanını kazandığı savunmanın önemini ve detayını günümüz ve gelecek nesillere daha iyi aktarmak amacıyla, 12 odalı tarihi yapı ve altındaki mağara da çağdaş müzecilik anlayışıyla kurulmuştur.
Şahinbey Milli Mücadele Müzesinin gezi güzergâh akışı kronolojik şekilde tasarlanmış olup, karşılama bölümünden müzeye giriş yapan ziyaretçiler, tarihi binadaki sergi-sunum alanlarını, yönlendirmeleri izleyerek gezmektedirler. Sergi-sunum alanlarının ardından ise mağaralara giriş yapılmaktadır.

Şahinbey Milli Mücadele Müzesi
Mağaralara girince karşımıza mekatronik heykeller ile farklı farklı kompozisyonların oluşturulduğu, dönemin anlık yaşam sahneleri çıkmaktadır. Bu sahneler ziyaretçilere hem görsel, hem de duyusal olarak çeşitli duygular yaşatmaktadır. Mağaralarda aynı zamanda milli mücadeleden önceki dönemlerde çeşitli amaçlarla kullanılmış alanlar da canlandırılmıştır. Örneğin sabun imalathanesi bunlardan bir tanesidir.
Canlandırmalarda çok boyutlu projeksiyon gösterileri ve ses efektleri kullanılmıştır. Müzede hedeflenen, Kurtuluş Savaşı’nda tüm Türkiye’ye gurur veren Gaziantep’in direniş destanının tüm yönlerini etkili sunum alanlarıyla, projeksiyon gösterisiyle, çeşitli dokunmatik ekranlar ile mücadele ruhunu destansı bir anlatımla ziyaretçilerin beğenisine sunmaktır. Gaziantep savunmasına dair belgelerin kronolojik sırayla anlatıldığı, tarihi binada, İngiliz ve Fransızlara ait silah parçaları şehir halkının kullandığı tabanca, av tüfeği, kılıç, kama, et satırı, kazma, kürek ve nacak gibi şehitlere ait birçok eşya sergilenmektedir. Müze binasının yanında bulunan yapılar, müze atölyesi, müze kütüphanesi ve toplantı salonları olarak işlevlendirilmiştir. Mağaralardan caddeye açılan çıkışa (İhsan Bey Kasteli) uzanan son mağara bölümü ise geçici sergi alanı olarak hizmet vermek üzere projelendirilmiştir. Buradaki Ömer Halisdemir’in 15 Temmuz 2016 tarihinde milli irademize, demokrasimize, bağımsızlığımıza, dirlik, birlik ve bütünlüğümüze karşı, Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan silahlı darbe teşebbüsüne ve darbecilere karşı koymasını anlatan sahne Milli İradeye sahip çıkma, Millî mücadeleyi unutmama adına çok önemlidir.

GAZİANTEP ATATÜRK ANI MÜZESİ
26 Ocak 1933 tarihinde Ramazan Bayramı arifesinde Gaziantep’e gelen Mustafa Kemal Atatürk; 10 ay 9 gün boyunca Fransızlara karşı verdikleri mücadelenin sonundan düşmana boyun eğmeyen kahraman Gaziantepliler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Mustafa Kemal Paşa, Öğretmen evinde kahvesini içerek dinlendi. Şenlikler sabaha kadar sürdü. Şehri tetkik eden; dönemin Belediye Başkanı Hamdi Kutlar’a önerilerde bulundu ve şehrin gelişmesi konusunda desteklerde bulundu. Aslen Selanik doğumlu olmasına rağmen Atatürk, Gaziantep ili Bey mahallesi nüfusuna kaydedildi. Atatürk Anı Müzesi projesinin yapılmasıyla restorasyon işlerine başlanmıştır. İki Gazi’yi buluşturan bu müzede, Gaziantep’ten ve Gazi Mustafa Kemal’den hatıratlar yer almaktadır. Hemen müzenin avlusun da, Atatürk’ün Bey Mahallesi nüfusuna kaydını gösteren nüfus cüzdan örneği ile Gaziantep’e verilen İstiklal Madalyası teşhir edilmektedir. “Geleneksel Antep Evi “ seksiyonunda Atatürk’ün Gaziantep’e geldiğinde kullandığı ve Neyir Barlas tarafından müzeye bağışlanan karyola teşhir edilmektedir. Aynı zamanda paşa mangalı, Antep kilimi, Antep işi işlemeli gömlekler, teşhir edilmektedir.

DÜLÜKBABA BİYOLOJİK GÖLET(TABİAT PARKI)
Şehir merkezine 8 km mesafede olup Gaziantep İli Şehitkamil İlçesi Dülük Mevkiinde yer almaktadır. Ulaşım problemi bulunmamaktadır. İlin kuzey ve kuzeybatısını çevreleyen 40 kilometrelik alanı ile Türkiye’nin elle dikilmiş en büyük koru ormanlarından birisidir. Dülükbaba ormanları içerisinde 5 günde 5 bin kişinin yararlanabileceği kamp kurma ve karavanlarla konaklama imkânı mevcuttur. Gaziantep’in ilk mesire yeri olan Dülükbaba Mesire Yerinde hâkim ağaç türü kızılçam olup saha içerisinde karaçam, servi, meşe ve badem de bulunmaktadır. İçme ve kullanma suyu ihtiyacı, saha içinde bulunan 3 adet sondaj kuyusundan karşılanmaktadır. Dülükbaba Mesire Yeri Kullanım alanı gelişim planında amaç ve kapsam bakımından dört alt bölge bulunmaktadır.
1- Spor kompleksi alt bölgesi
2- Giriş kontrol ve idari tesisler alt bölgesi
3- Dinlenme evleri(bungalovlar) alt bölgesi
4- Piknik alanı alt bölgesi Dülükbaba Mesire Yerinde şu anda hizmet veren 1 adet kır gazinosu, 1 adet idare binası, 1 adet üçlü alış-veriş ünitesi, 8 adet (3+3 lü) WC, 20 adet çeşme, 1 adet giriş kotrol ünitesi, 1450 adet piknik masası, 100 adet çöp bidonu, 5 adet çocuk oyun grubu ve 8 adet bulaşık yıkama yeri bulunmaktadır.

Gaziantep Arkeoloji Müzesi
Gaziantep Arkeoloji Müzesi, İstasyon Caddesi üzerinde bulunmakta olup, arkeolojik kazılarla ve satın alma yöntemiyle oluşturulan ilgi çekici ve zengin bir koleksiyona sahiptir. 1969 yılında İstasyon Caddesi üzerinde bulunan Arkeoloji Müzesinin teşhir ve tanzimi yapılarak hizmete açılmıştır. Müzenin eser yönünden zenginleşmesi ve Zeugma Antik Kentinden çıkarılan; mozaiklerin de bir dönem Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmesiyle mekân yetersizliği ortaya çıkmış, 2011 yılında mozaiklerin Zeugma Mozaik Müzesine taşınmasıyla Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Bakanlığımız tarafından yeniden projelendirilerek çağdaş müzecilik anlayışına uygun, birçok yenilikler ve modern sergileme yöntemleri kullanılıp; teşhir alanları genişletilerek 18 Mayıs 2017 tarihinde yeniden ziyaretçilere açılmıştır.
Bu yolculuk zemin kattan başlayıp, tarihsel dönemlerin sıralanışına göre Cumhuriyet dönemine kadar uzanmaktadır.
Gaziantep’in Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı’nı temsil eden bölümde; arkeolojik kazılarla ele geçirilen Şaraga, Sakçagözü, Gedikli, Tilmen, Zincirli ve Sam buluntuları sergilenmektedir. Eski Tunç Çağı’na ait bir mezar canlandırılarak buluntuları ile beraber teşhir edilmiştir. Gaziantep’te en önemli dönemlerden biri olan Geç Hitit Dönemi buluntuları müzenin zemin katında; ziyaretçilere dönemi yansıtılmaktadır. Karkamış Antik Kenti buluntuları da burada sergilenmektedir. Bu bölümde Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde sergilenen ortostatların replikası yapılarak; Geç Hitit döneminin saray yapısı teşhir edilmiştir. Ayrıca bu bölümde Anadolu / Kuzey Suriye kökenli bir yapı türü olan ve Demir Çağı’nda Anadolu, Suriye; Filistin, Batı İran ve Mezopotamya’da kamusal mimarlıkta yaygın olarak kullanılan Bit Hilani plan tipi, mimari anlayışın özellikleri gözler önüne serilmektedir.
Zeugma Antik Kenti kazılarında bulunan; Zeugma Kil Mühür Baskılarının bir bölümü, sikkeler; Gaziantep İslam Dönemi ve Osmanlı Döneminde ele geçen buluntular da burada sergilenmektedir.
Müzenin bahçesinde ise Hitit ve Geç Hitit Dönemi’ne ait bazalt taştan kabartma steller;mezar taşları, Roma Dönemi lâhitleri, çeşitli yapılara ait taş mimari eser parçaları bulunmaktadır.

Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesi
Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesi Türkiye’nin ilk özel cam eserler müzesidir. Civarında eski bir Antepevi’nde hizmete açılan müze altı odadan oluşmaktadır. Odaların beş tanesi sergi salonu, biri de eserlerin kopyalarının yapılıp ziyaretçiye sunulduğu mekan olarak değerlendirilmiştir. Müzede; Eski Tunç Çağı’na ait bronz figürinler; Roma Dönemi‘ne ait çeşitli bronz eserler, cam bardaklar; altın takılar, kil mühür baskıları; hatta Altın sikkeler ve yaklaşık 150 bin yıl öncesine ait tam fosilleşmemiş bir mamuta; ait sağ alt bukkal (çene kemiği) ve vertebrası (omur kemiği); Roma ve İslami döneme ait cam şişeler; parfüm ve gözyaşı şişeleri, cam ve pişmiş toprak amforalar; Fenike Dönemi renkli cam amforalar, cam bilezikler, pişmiş toprak kandiller sergilenmektedir.
Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesinde yaklaşık 4 bine yakın eser bulunmaktadır. Bu eser grubunun yüzde 70’ini cam eserler; yüzde 20’sini bronz ve pişmiş toprak eserler; yüzde 10’unu ise Roma ve İslami döneme ait altın ve bronz sikkeler, altın takılar oluşturmaktadır. Müzenin bahçesine yapılan cam ocağında Suriyeli usta tarafından müzede bulunan; cam eserlerin kopyaları üfleme tekniği ile yapılarak ziyaretçilerin beğenilerine sunulmaktadır. Müze aynı zamanda farklı el sanatlarının tanıtıldığı ve şovlarının yapıldığı atölyelere de ev sahipliği yapmaktadır. Süryani ustaların ufak şovlar yaptığı gümüş telkari atölyesi, sedef atölyesi; kutnu dokuma atölyesi ve masa üzeri cam boncuk gösterilerinin yapıldığı cam boncuk atölyesi; ayrıca antika eserlerin sergilendiği ve bir kısmının; satışa sunulduğu antika satış mağazası da diğer bölümlerde yerini almaktadır.

Gaziantep Tarihi Gümrük Hanı
Özetlersek Gaziantep Kale çevresinde yer alan hanlardan biri olan Gümrük Han; Karagöz mahallesi, Gümrük caddesi, 17 no.lu parsel üzerinde bulunmaktadır. Hacı Ömer Efendi tarafından 1873-1878 yılları arasında yaptırıldığı Vakıflar kayıtlarına göre bilinmektedir. ‘Yolcu hanı’ olarak inşa edilen hanın zemin katındaki mekânlar depo ve ahır; üst katta yer alan odalar ise yolcuların kalması için yapılmıştır.
Günümüze kadar han, dükkân ve depo olarak kullanılmıştır. Gümrük hanı geleneksel Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu, iki katlı han mimarisi özellikleri taşımaktadır. Gaziantep’ teki 18 han yapısından biri olan Gümrük Han şehir içinde yer alırken; içinde yolcu konaklamasının yanı sıra ahır mekânlarını da bulundurmaktadır. Yapının eski kent merkezinde bulunduğu konum itibariyle; turistik ve iş gezisi amacıyla gelecek tüm insanların tercih edeceği bir merkez konumunda kullanılmaktadır. Hanın restorasyonu 2011 yılının Nisan ayında başlayıp; sekiz ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak Aralık ayında tamamlanmıştır. Tarihi hanı; kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarının; üretim ve satış merkezi olarak “Yaşayan Müze” kimliği ile hizmet sunulmuştur. Gümrük Han’da gümüşçülük, tesbihçilik, ressam kilimci; aba dokuma; mozaik, cam üfleme; bakır işleme, takunya, ebru, eski gelinlik salonu; Antep işi, el ürünleri satış yeri, ahşap oyma, kutnu dokuma, yemenicilik; kilimcilik ve sedefkârlık meslekleri yaşatılmaktadır.

Zincirli Ve Kemikli Bedestenleri
Elbette bedestenler eskiden alışveriş hayatının nabzının attığı, ince uzun, üstü kapalı çarşılardır. Şehrimizdeki bedestenlerin sayısı daha önceki yüzyıllarda beş iken günümüzde; sağlam olarak ayakta kalıp ticari fonksiyonlarını devam ettiren bedesten sayısı ikidir. Bunlar, Zincirli Bedesten ve Kemikli Bedesten‘dir.
Dahası Bedestenin beş kapısı bulunmaktadır. Güney kapısındaki dört mısralık kitabenin yazarı Kusuri’dir. Biri kuzeyden güneye, diğeri doğudan batıya uzanan ve birbiri ile kesişen iki bölümden meydana gelmektedir. Üstü kapalı ve tek katlı bir yapıdır.
Ek olarak: Kemikli Bedesten: 19. yüzyılda (1865) Müftü Hacı Osman Efendi; tarafından yaptırılan bedestende 72 dükkan bulunmaktadır. Kemikli Bedesten; her biri 15 x 60 ebadında olan iki bölümden oluşmuş; dikdörtgen planlı ve kesme taştan yapılmış bir yapıdır asıl adı Mecidiye Bedesteni‘dir.